.circlemenu{ width: 100%; overflow:hidden; } .circlemenu ul{ margin: 0; padding: 0; font: bold 14px Verdana; list-style-type: none; text-align: center; } .circlemenu li{ display: inline; margin: 0; } .circlemenu li a{ display:inline-block; text-align:center; text-decoration: none; color: white; background:#b30707; margin: 0; margin-right:5px; width:100px; height:100px; border-radius: 400px; -moz-border-radius: 400px; -webkit-border-radius: 400px; } .circlemenu a span{ position:relative; top:40%; } .circlemenu li a:visited{ color: white; } .circlemenu a:hover{ background: #ff1774; } /* ugurturkoglu.blogspot.com */ .bubblewrap{ list-style-type:none; margin:0; padding:0; } .bubblewrap li{ display:inline; width: 60px; height:60px; } .bubblewrap li img{ width: 50px; height: 50px; border:0; margin-right: 4px; -webkit-transition:-webkit-transform 0.1s ease-in; -o-transition:-o-transform 0.1s ease-in; } .bubblewrap li img:hover{ -moz-transform:scale(1.8); -webkit-transform:scale(1.8); -o-transform:scale(1.8);

ÇALIKUŞU


Çalıkuşu

Oyuncular:



 Burak Özçivit: Kamran



 Fahriye Evcen: Feride namı diğer ÇALIKUŞU



 Mehmet Özgür. Seyfettin




 Elif İskender: Besime


 Ebru Helvacıoğlu: Necmiye


Deniz Cellioğlu: Selim


Begüm Kütük Yaşaroğlu: Neriman


Dönüyorsa umut edebilme kabiliyetine sahip insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor dünya... Ve aşkın! Bazı insanlar tepeden tırnağa sabırdan, tepeden tırnağa umuttan ve upuzun yollar boyu gitmelerden yapılmıştır. Tıpkı Feride gibi. Bazı insanlar ise babalarının gülüşlerinden, cesaret ve inançtan, biraz da külden yapılmadır. Tıpkı Kâmran gibi. Feride’yi annesi rüyalarda emzirdi, orada ninnileriyle avuttu, uyuttu. Usulca öpüp, bir kader verdi alnına dudaklarıyla. Genç ve zarif bir keder. Çalıkuşu dediler ona. Pervane misali şem’e kanat çırptı bundan sonra. Kâmran da değiştirdi bir mumun kaderiyle kendininkini. Dile dökmediler yok, sessizce sevdiler kimi sevdiklerini bilmeden. Uçurumlar çağırdılar aralarına söylenmemiş sözcüklerden, duvarlar ördüler hoyrat tuğlalardan. İki dizleri yaralı çocuk, ustası oldu kalplerini birbirinden esirgemenin. Bazı insanlar zamansızdır. Biri geç unutmuş, diğeri erken sevmiştir. Varsın, olsun. Çünkü göğü baş aşağı tutan aşkın hükmüyle, onlar ayrılıkta da uzaklıklarda da vuslatta da, birbirlerini sevmekten ibarettir yalnızca. Çoğumuz olduğumuz yere kötü bir olay, kırık bir kalp yahut hiç planlamadığımız halde başımıza gelen bir şey yüzünden geldik. Tıpkı Feride’nin kırık bir kalple yollara düşmesi gibi. Cesaretle, inançla, en sevdikleriyle, dayanma ve katlanma kudretiyle sınanıp büyümeyi öğrenir çalıkuşu. Ve anlar; insan ne kadar uzağa giderse gitsin kalbinden kaçamaz. Anadolu'nun hangi ücra köşesini adımlarsa adımlasın tüm yolları aşka; Kâmran'a çıkar sonunda. 

 Nasıl tatlısınız siz nasıl güzelsiniz . Bu seferki çalıkuşu bildiğimiz çalıkuşundan çok farklı bir versiyon ama çok güzel ve oldukçada komik.Feride de çok fena yaa

Şuölümlük replikler yok mu eminim herkesi mest ediyor:)))

 


 

 

 

 

hele şu ufaklıklara bayıldım bu kadar mı tatlı bu kadar mı sevimli olunur. Ah Kamuran ah daha neler çekeceksin bu cadı kızın elinden:)))

Allahım şuna bak yaa evlenecekmiş birde:)))))) yerim ben sizi  maşallah size




 

GÜL VE AVCI. ASUDE HİKAYELERİ







 Kitap Adı: Gül Ve Diken
Yazar: Asude


gul-ve-avci-asude


Arka Kapak:



Bir başkaldırıdır aşk... Önce isyancısını yıkar!

Bir Erkek...
Varlığı hem tehlikeli ve korkunç, hem de sonsuza değin güçlü ve korunaklı... Onun karşı konulmaz etkisine kapılan bir kadın sıcak bir gülüşüyle ısınabilir, mavi gözleriyle sonsuz bir denize açılabilir, siyah saçlarıyla zifiri bir geceye korkusuzca dalabilirdi.

Ona yaklaşmak ise ateşe çırılçıplak yürümek demekti.

Bir Kadın...
Hem bir kraliçe kadar sarsılmaz, hem de titremeye hazır bir yaprak gibi ürkek ve utangaç... Bir erkeği masumiyetiyle prangasız tutsak edebilir, incindiğinde ise bütün dünyaya kafa tutabilirdi. Kalbi ve masumiyeti acımasızca ihlal edildiğinde artık onun için ateşe yürümek zamanı gelmişti.

Kadın ateşten korkmuyordu, çünkü çoktan yanmıştı.

Evelyn Rosa Drummond, en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.

Ve talih, karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkâr ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julian'ın en yakınına kadar sızmayı başardığında, kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi.

Gönlünü bir kez daha bu cazibeli adama kaptırmayacağına söz vermek ise gölgesine sığındığı bir yalandan öteye gidemeyecekti!





 Yorum:

Yazarımız Asudenin ilk kitabı ben bayıldım zaten çok severim bu tarz romanları bu da gönlümü fethetti nerdeyse bitince tekrar baştan okumaya başlayacaktım:)  Gül ve Avcı'yı okurken Julian karakteri gözümde hep Fernando Golunga idi Julian her ne kadar mavi gözlü olsada Fernardo'nun şu bakışına bakınca gözümün önüne Rosa'yı görünce sinir küpü olan Julian geliyor:)





Ama bazen Julianı öldürmek geçmedi değil içimden o ne sinir ne kibir sanki küçük dağları o yaratmış sinir sinir nereye kadar o kadar sinir ülser eder insanı. Şu yürüyüşe bakın hele korkulmayacak gibi de değil.




 Rosa'ya ne demeli ısrarcılığına hayran oldum ben aşık olduğum adam'dan bu kadar laf duysaydım "Hop hop seviyoruz dediysek öldük demedik yaa" diye sinirden ölürdüm. Ama Rosa'nın juliana karşı gelmesine de çok seviniyordum " Heh helal olsun sana ne oluyorki bu adama kendini ne sanıyor" diye çok söylendim doğrusu





 Bide şu Julian'daki havalara bak ne kadar kendini beğenmiş bu adam yaa. Helede Rosa'yı her gördüğünde sinir küpü oluşu yokmu.Deli etti beni yaa


 
 


Aşık olduğunu kabul etmek ne kadar zor geldi.









Ama nasıl kendine getirdi Rosa seni Juliancık:))))  heh kal tek başına da gör ne istiyorsun be adam kız seni sadece seviyor seni aşık, aşıkkkk paranda pulunda göz yok ki ama sen alışmışsın onla bunla gönül eğlendirmeye ne anlarsın aşktan sevdadan  bi kendine gel Julian yaa








 Gerçi baştan sana gerçekleri anlatabilseydi iyi olurdu ama olmadı mutluluktan uçuyordu Rosacık ne yapsın. Sanki sen ona hep doğruları söyledin.İşte gene çıldırdı Julian bu sefer biraz zorlayacak Rosayı




 Neyseki Rosa dişli kız öyle kolay kolay vazgeçmez senden  sende gerçeklerin farkına vardın sonundaaa.








 Şunların tatlılığına bak  aşk böyle kurdu kuzuya çevirir işte Tabi Rosada kuzuya çevirir:))) Seviyorum seni Rosaaa:))








Ben Gül ve Avcı'ya bayıldım Yazarımız ASUDE'nin ellerine hayallerine sağlık diğer kitaplarını da dört gözle bekliyorum.Bir an önce onlar da basılır inşallah.







SU, BUKET UZUNER

Kitap Adı: Su
Yazar Adı: Buket Uzuner

uyumsuz-defne-kamanin-maceralari-su-buket-uzuner

Arka Kapak:

Gazeteci Defne Kaman bir yaz akşamı bindiği vapurda arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Onu aramakla görevli Komiser Ali Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuhaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında bulurlar. Bir yandan kendi hayatlarını sakatlayan yasak ve tabulara rağmen ayakta kalmaya çalışırken, kayıp gazeteci Defne Kaman'ın peşinde nefes nefese bir maceraya sürüklenirler.

Buket Uzuner, SU romanında bütün canlı varlıkları eşit değerde kabul ederek doğayı ve yaşamı kutsayan kadim Türk geleneği Kamanlık'a (Şamanlık) selam ederken, okurları hem eko-feminist bir okumaya, hem de 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılmış olduğu düşünülen (Mutluluk Bilgisi) KUTADGU BİLİG ŞİFRESİ ile zihin oyunlarına davet ediyor.


Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hacib'in;

"Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür. Kişinin süsü yüz, yüzün süsü gözdür."


beyitiyle açılan romanın bir Kutadgu Bilig şifresi kitabı olarak da okumak olasıdır. Yazar, SU romanı yazarken yakından inceleme şansı bulduğu Kutadgu Bilig'in bilinen üç orijinal nüshasından ilkini Uygur harfleriyle Türkçe yazdığı düşünülen Yusuf Has Hacib ile bu önemli eseri 1947'de günümüz Türkçesine çeviren Prof. Reşit Rahmeti Arat'ı şükranla anıyor ve bugüne kadar Türkiye'de ve dünyada hak ettiği önemi ve sevgiyi göremeyen bu güzel eserin, romanda bir şifreler kitabıymış gibi kullanılmasıyla özellikle gençler arasında ilgi göreceğini umuyor.

"Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları", SU romanından sonra TOPRAK, HAVA ve ATEŞ ile devam edecektir.


Yorum:

Çok güzel bir kitaptı heyecanla okudum bir ara Defnenin Yunus balığı olduğunu bile düşündüm:))) Umay nine gerçekten müthişti


Komser Ümit Kaman'ın  arada sırada Defneyi görmesi ve kendisine verdiği şifrelerin Kutagdu Bilig' adlı kitaptan alıntılar olduğunu çözmesi insanı oldukça heyecanlandırıyor.
Heyecanla kitabın devamını bekliyorum.




ARAF. SOFİ OKSANEN


Kitap Adı: Araf
Yazar: Sofi Oksanen




Arka kapak:

Aliiede Truu, bahçesinde yaralı bir kız bulur. Kızla ilgili şüpheleri olsa da bunları görmezden gelir ve onu evine alır. Zara kendisini seks köleliğine zorlayan kişilerden kaçan genç bir kızdır, ama yanında taşıdığı gizemli bir fotoğraf onun Aliiede'nin evine tesadüfen sığınmadığını göstermektedir. İkisi de hayatta kalmak için büyük savaşlar vermiş olan bu kadınlar, kendilerini şüphe ve itiraflardan örülü karmaşık bir denklemin içinde bulurlar. Onları birleştirense, kıskançlık, şehvet ve acı dolu bir aile dramıdır.

 Sofi Oksanen`in bütün dünyada büyük bir başarı elde eden, ödüllü romanı Araf, utanç dolu hayatları ve onları birbirine bağlayan karanlık ve gizemli bir geçmişleri olan iki kadının merak uyandıran, nefes kesen dramatik öyküsü...
"Nobel ödülü için bir öneri... Oksanen muhteşem bir yazar. Araf, dili, tekniği, olay örgüsü ve mesajıyla heyecan uyandırıcı. Oksanen birkaç yıl içinde Nobel ödülünü kazanacaktır."
-Maria Schottenius-

"Benden Araf`ın bana ait kopyasını size ödünç vermemi istemeyin. Ondan ayrılamam. İki kere okudum. İlkinde kendimi o kadar kaptırmıştım ki kızım bana şarkı söylerken bile elimden bırakamadım. İkinci kez okumaya karar verdim. Okurları Stieg Larsson`un kitapları gibi ele geçirecektir."
-Megan De Vorsey-

"Tam bir başyapıt. Olağanüstü bir şey. Umarım dünyada okuma yazma bilen herkes Araf`ı okur."
-Nancy Huston- "Karar: Tolstoy ve Pasternak gibi klasik Rus yazarlarını sevenlere ve modern bir şehvet ve ihanet öyküsünden keyif alacak herkese hararetle tavsiye edilir." -Library Journal Review- "Eğer bu yıl başka bir kitap okumayacaksanız, Araf`ı okuyun. -Elle-


Araf





Yorum: 
Biraz ağır bir kitapdı birsüre önce okudum kardeşler arasında yaşanan kıskançlığı ve pişmalıgı anlatıyor. İnsanlar hiç ummadıkları zamanlarda hiç umadıkları kişilerle karşılaşabiliyorlar ve sırlar ve yaşanan vicdan azabı ortaya dökülebiliyor.




Araf




ARAF (PROVİDENCE 3' LEMESİNİN İLK KİTABI)

ARAF (PROVİDENCE 3' LEMESİNİN İLK KİTABI)



Kitap Adı: Araf
Yazar: Jamie McGUIRE

araf-jamie-mcguire

Arka kapak:

Işığın olduğu yerde, karanlık da vardır.

Nina, babasının ölümüyle kendisini Providence'ta varlığından hiç haberdar olmadığı bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Babasının cenazesinin olduğu gün otobüs durağında tesadüfen karşılaştığına inandığı çekici, karşı konulamaz Jared ile yakınlaşmasıysa Nina'nın hayatını tamamen altüst eder.

Jared ile Nina'nın birbirlerine âşık olmaları işleri tamamen zora sokar. Jared, Nina'yı sadece babasının düşmanları olan insanlardan değil, kendi soyundan olan yarı meleklerle Cehennem'deki Şeytanlar'dan da korumak zorunda kalır. Jared ile Nina'nın birlikte olabilmek için kaderlerine karşı gelip düşmanlarını alt etmeleri gerekir.

Tatlı Bela ve Ayaklı Bela romanlarıyla olay yaratan Jamie McGuire, bu kez farklı bir seriyle karşımıza çıkıyor.

Providence üçlemesinin ilk romanı Araf, devamını merakla bekleyeceğiniz fantastik bir aşka sahne oluyor.
(Tanıtım Bülteninden)







Yorum:

Tatlı bela ve Ayaklı bela'dan sonra Araf biraz değişik geldi bana travis'taki  ısrarcılık  sanki jared'de yoktu Jared birşeyleri daha kolay kabul ediyor ama Nina'dan ayrıyken çokta acı çekiyor 
 


neyseki herşey tatlıya bağlanıyor tabi sadece tatlıya bağlananma sadece ilişkilerinde.




 Nina'nın babası hakkında öğrendiği gerçekler ve karşısına çıkan tehliklerden Jared sayesinde kurtuluyor ama olaylar bununla da bitmiyor.Yinede okunası güzel bir kitap herkese bir Jared lazımmmm:))))






Sonunda Nina'nın Karşısına çıkar ve aşkını itiraf eder:)








VAMPİR GÜNLÜKLERİ (The Vampire Diaries)


Dizi Adı:Vampir Günlükleri









Ailelerini dört ay önce bir trafik kazasında kaybetmiş olan 17 yaşındaki Elena ve 15 yaşındaki kardeşi Jeremy, yaşadıkları acı sonrası hayatlarına devam etmeye çalışmaktadırlar. Elena çevresinde her zaman güzelliği ve başarılı bir öğrenci olmasıyla ön planda olmuştur. Yaşadığı acıyı dış dünyadan saklama çabasındadır. İki vampir kardeşten Stefan ve Damon'ın kasabaya gelmesiyle, Elena'yla Stefan hemen birbirlerine karşı ilgi duymaya başlarlar.
Dizi bu hikâyeden yola çıkarak, ufak bir kasabadaki iki vampir kardeşin Elena isimli genç kıza karşı duydukları tutku yüzünden birbirleriyle mücadele içerisinde olmalarını konu alıyor. Vampirlerden daha iyi huylu olarak tanımlayabileceğimizin adı Stefan, daha sert ve karanlık görünümlü olan ve insan kanı içme konusunda herhangi bir vicdan azabı duymayansa Damon. Bu iki vampirin birbirleriyle mücadelesi sırasında yalnızca Elena değil, genç kızın ailesi ve kasabanın diğer sakinleri de tehlike altında olacak.

Elena Gilbert


 Damon Salvatore



 Stefan Salvatore







Karekterler
Elena Gilbert: Bulgar asıllı Nina Dobrev’in canlandıracağı başrol karakteri, ailesini dört ay önceki araba kazasında kaybeden on yedi yaşındaki bir genç kızı konu alıyor. Vampir Stefan’ın kasabaya gelmesiyle Elena’nın hayatı canlanacak ama bu uzun sürmeyecek. Çünkü Stefan yalnız gelmemiştir. Zaman ve Salvatore kardeşler Elenayı zor bir seçime sürükleyecektir. Elena kendisinin evlatlık olduğu, Katherin, ona bu kadar benzemesinin sebebi, Isobel adındaki acımasız vampir annesi ve onun şu anda Elena'nın tarih öğretmeni olan Alaric adındaki Damon'ın karısına birşeyler yaptığını düşünen ve ondan intikam almayı kafasına koymuş olan Isobel tarafından vampir olmak adına terk edilmiş eski kocasını, bütün hayatı boyunca amcası zannettiği ve kendisinden hiçbir zaman hoşlanmadığı için hep uzak durduğu babası John, en yakın arkadaşı olarak gördüğü ama ona korkunç bir şekilde ihanet eden, atalarından kalma büyük güçleri olan cadı arkadaşı Bonnie, Damon tarafından kullanılıp atılan eski ve yapmacık arkadaşı Caroline, şu anda Caroline ile birlikte olan Elena'nın eski erkek arkadaşı Matt, MAtt'in Matt'in annesiyle öpüşmeden öncesine kadar ve Caroline'ın onların arasındaki sorunu çözmelerine yardımcı olmak istediği eski arkadaşı kurt adam Tyler, Tyler'ın ve Matt'in erkek kardeşi Jeremy'nin eski kız arkadaşı olan, Matt'in Damon tarafından dönüştürülüp Stefan tarafından kimseye zarar vermemesi adına öldürülen kız kardeşi Vicki, Elena'nın isteği üzerine DAmon tarafından hafızasının silinmesine rağmen onun arkasından yas tutan JEremy'nin Anna adındaki Katherin'nin çok eski, yakın ve onun yüzünden başka 125 vampirle birlikte mezara hapsedilen Pearl'in kızıyla yakınlaşması, ilk başta Anna'nın onu mezara girmek için Damon'la ve Stefan ile Elena'yla anlaşma yapmak için kullanmak niyetinde olması ve bunu yapması, Jeremy'e vampirleri öğretmesi sonra ona aşık olası ve Jeremy'nin onu Vicki'ye ulaşmak için kullanması çünkü hafızası silindiği için onun çöldüğünü bilmemesi sadece dönüşütüğünü düşünmesi ve onunla birlikte olabilmek için dönüşmeye karar vermesi ancak sonradan Vicki'nin öldüğünü öğrenip Anna'yla kullanılma ve kullanma konusunda ödeşmeleri ve birbirlerine aşık olmaları fakat Katherin'in emriyle Isobel'in yardımıyla John'un önce intikama tamamen karşı olan sadece evini geri isteyen ve gerçeği bilen çok fazla kişi olduğundan dolayı bundan vazgeçip Anna'yı da ikna eden daha doğrusu ona kendisini zorlayamıyacağını, kendi kararını kendisi vermesai gerektiğini söyleneyen ve böylece tam da anne -kız gitme kararı almışken Pearl'ü sonra da annesini öldürenin Jhon olduğunu öğrenen ve buna rağmen kasabayı ve Jeremy'i kurtarıp tamamen yeni bir başlangıç yapmak isteyen Anna'yı ve Anna kadar centilmen olmayan, atalarının yaptıkları şeyler yüzünden bütün Mycstic Fell's'ten intikam almayı kafasına takmış olan ve hayatının son gününde onlara katılmış gibi yapan Anna'nın aslında içerideki gizli ajan olduğunu anlamayan mezardaki vampirlerin çoğunu öldürmesi sonucunda Anna'nın ona ölmeden önce bıraktığı kendi kanını içerek bütün acılarını unutup duygularaını kapatıp aynı Damon'ın da bir zamanlar, "çok uzun bir zaman"yaptığı gibi kesinliklehiçbir şey hiçbir duygu hissetmemesi için dönüşmesi, Katherin'in hiçkimsenin haberi olmadan Mycstic Fell's'e dönmesi ve John'A bir bıçak saplayıp sanki Elena'ymış gibi davranması, Damon'ı öpmesi ve Jenna'yı şoka sokması kısacası ortalığı karıştırmak için herşeyi yapacak olan acımasız eski kız arkadaşın geri dönüşüyle ilgili milyonlarca "küçük" sorunla uğraşmak zorundadır.Evet.Ve eğer özetlemek gerekirse, gerçekten işi zor olacağa benziyor.
Stefan Salvatore: Polonya asıllı Paul Wesley'nin oynadığı Karakter ise, 17-18 yaşlarında görünen ancak tam 145 yaşında olan, insanlara zarar vermeyen, genç, yakışıklı ve cazibeli iyi vampir rolünde. Ancak 1.sezonun sonlarına doğru aslında o kadar da iyi olmadığı, hatta kardeşinin bu halinden onun sorunlu olduğu, onu zorla dönüştürdüğü ve kendisinin de babasının kanını içip onu öldürerek dönüştüğü ortaya çıkıyor.Geçmişte Damon ile yaşadığı sorunlar yüzünden ona hiç güveni yok ve Damon'ın Elena ile yakınlaşmasından korkuyor.Korktuğuda başına geliyor.Çünkü Elena ve Damon'ın arasındaki arkadaşlık, Elena'nın deyişiyle "anlayış", Damon'ın deyişiyle "Sadece arkadaşız.Aslında o benim tek arkadaşım olayı gittikçe ilerliyor ve büyüyor. Tarih kendini tekrarlıyor.
Damon Salvatore: Lost’taki Boone rolüyle tanıdığımız Ian Somerhalder’ın canlandırdığı karakter, susuzluğunu insan kanıyla dindirmenin sonrasında vicdan azabı çekmeyen, kolayca hiçbir pişmanlık duymadan öldürebilen, yirmili yaşların ortasında çok yakışıklı, karanlık, güçlü ve etkileyici bir vampir. İlk başlarda herşeye duyarsız gibi görünse de ilerleyen bölümlerde eski sevgilisine benzediğinden midir yoksa Stefandan intikam almak için midir bilinmez ama Elena'ya ilgi duymaya başlıyor.Onun incinmesini engellemek için elinden gelen herşeyi yapıyor.Ancak Damonın kasabaya gelmesenin sebebi her ne kadar kardeşinden eski sevgilisi Katherine yüzünden intikam almak ve Stefan'a cehennem hayatı yaşatmak gibi gözükse de asıl amacı 145 yıldır bir mezarda tutsak kalan, hayatında aşık olduğu tek kadın ve aynı zamanda Elena'nın akrabası olan Katherin'i kurtarmaktır.Ve Katherin'in aslında mezara hiç girmediğini ve buna rağmen onu hiç aramayıp kendi hayatını sürdürdüğünü anlayıp hayal kırıklığına uğradığı ve sonrasında Elena'ya ilgi duymaya başladığı zaman Katherin'e karşı büyük bir nefret duymaya başlamıştır.Her ne kadar kötü olsa ve kendisine karşı büyük bir nefret ve kin beslese de kardeşinin hayatını birçok kez kurtarmıştır.










 İşte tatlı bela Klausumuz






Ve imkansız aşkı Caroline



Elena gilbert'in grubu

 




Elena ve kardeşi Jeremy